Tokatlıyan Oteli

Eskiden, Tarabya Koyu’nun  kuzey  uç bölgesinde, bugünkü Tarabya Oteli’nin bulunduğu yerde yükselen Tokatlıyan Oteli (Tokatlian THERAPIA), Beyoğlu’ndaki  ünlü Tokatlıyan Oteli’nin yazlık kısmı olarak yapılmıştır. 1900’lü yılların başlarında, mimar Alexandre Vallaury tarafından Tarabya’daki Petala Oteli’nin yerine yapıldığıtahmin edilen Tarabya Tokatlıyan Oteli’nin sahipleri, Tokat’dan İstanbul’a göçen Ermeni bir aile olan Tokatlıyan’lardır.

Beyoğlu Tokatlıyan Oteli, 19.yüzyılda, İstiklal Caddesi üzerinde inşaa edilmiştir. Uzun süre İstanbul sosyetesinin rağbet ettiği mekanlardan biri olmuş, 1950’lerde yerine iş hanı yapılmak üzere yıkılmıştır.Tarabya Tokatlıyan, ahşap olarak, zemini dahil beş katlı, sağ ve sol kanatlı, saçaklı, barok eğilimli bir üslupta inşaa edilmiştir. 1914 yıllarında,  otelin 120 yataklı olduğu  ve İstanbul’da elektrik ile aydınlatılan ender yapılardan biri olduğu belirtilmektedir.

1919 yılında, Mıgırdıç Tokatlıyan, işletmeyi Sırp kökenli Medoviç adlı damadına  devretmiş, evlatlığı ve damadı yaşlı Mıgırdıç’a işten el çektirtip; O’nu Fransa’nın Nice şehrine yerleştirmişler ve burada maddi sıkıntılar içinde ölmesine neden olmuşlardır. Sümer Palas Oteli’nin 1940’lardan sonrakapatılmasıyla, Tokatlıyan Oteli Tarabya’nın tek oteli olarak kalmış, 2.Dünya Savaşı’ndan sonra ise el değiştirmiştir. Otel, İbrahim Gülta




n
 tarafından satın alındıktan sonra Konak Oteli adını almış, binayı yıkıp yeniden yapmak isteyen  İbrahim Gültan,  gerekli izni alamamıştır. Konak Otel 19 Nisan 1954 günü çıkan bir  yangınla tamamen kül olmuştur. Otelin kasten  sahibi tarafından yakıldığı iddiaları, uzun süre kamuoyunu  meşgul etmiştir. Fakat Otelin müdürlüğünü yapmış olan Andon Sarıyan’ın söylediğine göre, otel yanmadan önce  büyük bir tadilat geçirmiş, tepeden tırnağa yenilenmiştir. Bu sebeple, İbrahim Gültan’la ilgili iddialar  pek gerçekçi değildir.

Bir kaç sene sonra,  yanan otelin yerine, arazisi  satın almalarla genişletilerek, Emekli Sandığı’nınBüyük Tarabya Oteli (Grand Tarabya Hotel) inşaa edilmiştir. 1957 – 1965 yılları arasında yapılıp, 1966′ da hizmete açılan Büyük Tarabya Oteli’ nin projesi Mimar Kadri Erdoğan’ a aittir. Bu proje dışında, mimarın literatürde başka bir eserine de rastlanmamaktadır.Tarabya Oteli, Hilton ve Divan  otellerinden sonra, Türkiye’nin üçüncü 5 yıldızlı oteli olarak hizmete girmiştir. Yapı, kendi içinde başarılı bir tasarıma sahip olsa da, bulunduğu noktaya ve Boğaziçi’ nin topografyasına uyumsuzluğuyla, yapıldığı dönemden itibaren tartışma konusu olmuştur. İstanbul cemiyet hayatında önemli bir yer edinen Büyük Tarabya Oteli, birçok Yeşilçam filmine de ev sahipliği yapmıştır.
2002 yılında otelin işletmesini devralan Millenium & Copthorne Oteller Grubu, eşyaları yenileyeceği için otelin duvar ve tavan lambrilerinden, yangın çıkışını gösteren levhalarına kadar tüm mallarını açık artırma yoluyla satışa çıkarmıştır.
Büyük Tarabya Oteli 30 Haziran 2002’de onarım görmek üzere kapatılmıştır. Otelin bir yıl süren  sismik izolasyon çalışması, Bolu Tüneli ve Atatürk Havalimanı’nın da güçlendirmesini yapan DOKAEndüstri tarafından gerçekleştirilmiştir. 5 Nisan 2006 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü mülkiyetindeki Büyük Tarabya Oteli için yapılan ihalede,en yüksek teklifi 145,3 milyon dolarla süpriz bir şekilde Bayraktarlar Holding vermiş ve otelin yeni sahibi olmuştur.  Yeni Grand Tarabya Oteli’nin mimari projesini, Tabanlıoğlu Şirketi yönetmektedir. Murat Tabanlıoğlu, oteli 1960’ların ruhunu kaybetmeden ama günümüzün teknolojisini de kullanarak, projelendirdiklerini açıklamıştır. Otelin 2011 yazında  açılması beklenmektedir…
The Grand Tarabya, kapsamlı bir restorasyon ve renovasyon süreci sonrasında Şubat 2013’de 168 delüx odası, 80 süiti, ve 1 kral dairesi ile açılmıştır.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.